Homeopati
Homeopati insan vücudunun kendi kendini iyileştirmesini esas alan bir tedavi sistemidir.
Homeopati, hastanın bozulan doğal dengesi tekrar eski haline getirilerek hastalığı değil hastayı tedavi eder .
Klasik tıpda bulguların ortadan kaldırılması amaçlanmaktadır. Tedavi seçenekleri olarak hastalığın ortadan kaldırılması, etkenin ortadan kaldırılması hedeflenir. Bunun mümkün olamaması durumunda ise bulguların ya da hastalığın baskılanması tercih edilir.
Homeopati’de ise ana düşünce insan vücudunun her türlü hastalığı yok edebileceğidir. Hastalık yoktur hasta vardır. Hasta insan yaşam dengesi bozulmuş kişidir. Yaşam dengesi tekrar sağlandığına hastalık ortadan kalkacaktır.
Homeopat doktor bu dengesizliği ortadan kaldırarak mevcut hastalığın temelden ortadan kalkmasını sağlamaya çalışır. Böylece dengeye ulaşmış beden sonradan karşılaşılacak hastalıklara daha kolay karşı koyabilecektir.
Kişi bir bütün olarak tedavi edilirken bireysel farklılıkları tedavinin şekillenmesinde ana role sahiptir.
Homeopati “benzer benzeri tedavi eder” prensibi üzerine oturmuş bir tedavi sistemidir. Bir ilaç hasta olmayan bir insana ilaç denemesi şeklinde verilir. Ortaya çıkan bulgular kaydedilir. Benzer şikayetlerle gelen hasta kişiye aynı ilaç verildiğinde hastalığı ortadan kalkar. Burada hayat gücü dışarıdan verilen ilacı ve ilacın aktivitesini algılayarak iyileştirme gücünü harekete geçirir.
Bu sisteme göre ilaç seçimi hasta olmayan bir insana verildiğinde ortaya çıkan bulgulara sahip hasta bir insana göre olmalıdır.
Başlangıç aşamasında hastaya tek bir ilaç veilir çünkü:
1-Hastanın durumuna ancak bir ilaç benzerlik gösterebilir.
2- Birden çok ilacın verilmesi birleşik toplam etkinin artacağını düşündürmemelidir. Aksine birbirlerine artı etki yapmayacaklar, belkide birbirlerinin etkilerin engelleyeceklerdir..
3- Homeopatik ilaçların kanıt çalışmaları tek ilaç üzerinden yapılmaktadır. İlaçların etkilerini açıklamak üzere yayınlanan Materia Medica’lar ise tek ilacın etkilerini açıklamaktadır.
4-Eğer birden çok ilaç kullanımı söz konusu olursa, meydana gelen değişiklilerden hangi ilacın sorumlu olacağı bilinemez.
Bir hastalığın homeopatik tedavideki başarısında minimum doz prensibi de önemlidir. Bu yaklaşımla tedavinin hastayı yormadan ve nazikçe yapılması sağlanır.
Böylece ilacın;
*iyileştirme gücünü harekete geçirebilecek ve beklenen değişikliği sağlayabilecek en küçük dozda verilmesi sağlanmış olur.
*İstenmeyen yan etkileri ortadan kalkar.
*Her ne kadar Homeopati kalıcı yan etki yapmasa da oluşabilecek küçük yan etkiler de önlenmiş olur.
İlacın etkili, farklılık yaratan, karakteristik etkileri daima en küçük ve etkili dozda çıkma eğilimindedir.
Uygulanan doz ne kadar yüksek olursa, istenmeyen ve beklenmeyen etkilerde o denli sık olarak karşımıza çıkacaktır.
Homeopati’de sadece etkileri bilimsel olarak denemiş ve kanıtlanmış ilaçlar kullanılmaktadır.
İlaç etkilerinin kanıtlanmaları, cinsiyet, yaş gibi faktörlerin tamamı göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyler, insanlar için bir kiriter olamazlar.
İlaç denemeleri sağlam insanlar üzerinde yapılmalıdır.
Çünkü:
- İlacın ve hastalığın bulguları karışabilir.
- İlacın hasta insan üzerindeki etkileri, sağlam insan üzerindeki etkilerinden oldukça farklıdır.
İnsan organizması vücut, akıl ve ruhtan oluşur. Ruh kısmının içerdikleri arasında “Yaşam Gücü” bulunmaktadır.
Sağlıklı durumda, organizmanın hislerini ve fonksiyonlarını sürdüren yaşam gücüdür. Fakat zararlı etkenler nedeni ile dengesinin bozulması sonucu, anormal hisler ve fonksiyonlar ortaya çıkar. Bu durum maddesel bedende semptomlar grubu olarak kendini gösterir ki buna hastalık diyoruz. Hastalık vücudun belli bir yerini tutmaz, tüm vücudu ilgilendirir.
Herhangi bir tedavinin uygulanabilmesi için vücudun tedaviye yanıt gücünün yeterli olması gerekmektedir. Bu durum homeopatik tedavi için de geçerlidir.
Homeopatik dinamizasyon doğada sabit halde var olan tedavi gücünün harekete geçirilmesi durumudur.
İlaçlar iki şekilde hazırlanır:
• Seyreltme
• Çalkalama
Homeopati’de hazırlama amaçları:
• Hastalığın seyrinde geçici alevlenmenin ve istenmeyen yan etkilerin önlenmesi gerekmektedir.
• Alevlenme ve yan etkilerin dışında zehirli olabilecek maddelerin bu zararlı etkisinden arındırılarak tedavi edici hale getirilmeleri gerekmektedir.
Homeopatik ilaçlar genellikle herhangi bir yan etki yapmazlar. Olabilecek yan etkiler tamamen geçicidir ve vücudun bütünselliğine kalıcı etkileri yoktur. Vücudun savunma mekanizmasını ve iyileştirme gücünü harekete geçirir.
Homeopatik ilaçlar esas olarak çok küçük şeker süngerlerine emdirilmiş halde uygulanırlar. Bazı durumlarda bu şeker süngerlerini suda eriterek vermekte mümkündür. Uygulamaların hemen tamamı ağız yoluyla olduğundan çok kolaydır. Kullanılan şeker süngerleri süt şekerinden elde edilirler ve miktar olarak da çok küçükdürler.
Kişinin vücut direncinin artması ve iyileştirme gücünün harekete geçmesinden dolayı bir çok durum karşısında kişi daha dirençli olmaktadır. Homeopati hastalığı tedavi etmek yerine vücudu sağlıklı hale getirmek prensibinden hareket eder.
Tedavi bir bütündür ve bedenin dengeye ulaşması için bedenin zarar gördüğü bulgularla ispatlanmış gıda ve alışkanlıklardan da uzaklaşılmalıdır.
Kronik hastalıklara bakıldığında; kabızlık, reflü, mide ülseri, allerjiler, astım, migren, çarpıntı, fibromiyaljiler (halk arasında kulunç olarak bilinir), boyun ve bel ağrıları, vertigo (kronik baş dönmesi), kulak çınlamaları, gibi sık rastlanan hastalıklardan, psikolojik kökenli olanlarına kadar (depresyon, panik atak, korkular vs.) her durum için kullanılabilmektedir.
Ancak bazı hastalıklar karşısında dikkatli olunmalıdır. Hipertansiyon, diabetus mellitus (şeker hastalığı) gibi yerleşmiş kronik hastalıklarda kulanımı oldukça sınırlıdır. Kanser tedavisinde ise homeopatinin tek başına tedavi edici olmadığı bilinmelidir. Ancak kanser hastalıklarında, kemoterapi ve radyoterapinin yan etkilerinde ya da kansere bağlı ek bulgularda (düşkünlük, bitkinlik, ağrılar vs.) yararlı olabilmektedir.
Otizm de ise çocuğun sindirim sistemi hastalıklarının ve bazı metobolik dengesizliklerin giderilmesinde yeri vardır.Otizmin semptomlarının azaltılmasında katkı sağlanan vakalar bulunmaktadır. Ucuz olduğu için özellikle yurt dışında otizmde kullanımı oldukça yaygındır.
Her hasta ayrıdır felsefesinden yola çıkarak her vaka için ayrıntılı değerlendirme yapmak gereklidir.Kullanılan preparatların her çocuğun kendisine özel olarak hazırlanması ideal olanıdır.
İnternete baktığımız zaman hazır ürünlerin özellikle yurt dışında online satışları gözlenmektedir. Bu durumun homeopatinin ana prensibine aykırı olduğunu düşünmekteyim.