San Diegodaki 2013’ün yıllık Nörolojik bilimler derneği toplantısında sunulan beyin görüntüleme çalışmasının yayınlanmamış sonuçlarına göre ,
Otizmli çocukların beyinleri ilgisiz duyusal uyaranları dışarda tutma konusunda yetersiz çalışıyor. Bu aynı zamanda Otizmli bireylerin öğrenme ve hafıza problemlerinde de rol oynuyor.
Bahse konu çalışmada araştırmacılar, okul çağındaki 17 otizmli erkek ile 18 kontrol grubu gence Manyetoensefalografi ( MEG ) görüntülemesi yapmış ve ‘ tuhaf ‘ uyaranlara yanıt olarak nöral aktiviteyi analiz etmişler.
Analiz sonucunda, duyusal uyaranlara karşı Otizmli bireylerin beyinlerindeki serebral korteks bölgesinin kontrol grubuna göre daha fazla aktive olduğu saptanmış.
Araştırmanın verileri, otizmde yaygın olan duyusal hassasiyetlere de ışık tutuyor .
Sunumu yapan Kalifornia Üniversitesinden Theodore Zanto;
“ Pasif dinleme sırasında Otizmli çocukların beyinleri görmezden gelmeleri gereken tuhaf sesleri duyduklarında, kontrol grubuna göre daha fazla aktive oluyorlar. “
SPD’li bireylerde otizmin sosyal bozukluğu görülmemekle birlikte SPD’li bireylerde gözlenen ışık, ses, motor sakarlık gibi duyusal sorunlar otizmlilerde de zaman zaman gözlenmektedir.
Bu nedenle araştırmacılar, ayrıca duyusal işleme bozukluğu( SPD ) olan 10 çocuğu da test etmişler.
Zanto;
“Araştırmacıların bulgularına göre; ,SPD’li çocuklar, alakasız duyusal bilgileri kontrol grubunun yapabildiği şekilde bloke edebiliyorlar. Bu analize dayanarak, SPD’li çocuklar ile otizmli çocukları bu yolla ayırt edebilme imkanımız mevcut görünüyor.” diyor.
Her bir bireyin iki durum arasındaki kişisel fark ölçüsünün büyüklüğü o bireyin yeteneğinin ölçüsüdür. Bu sebeple araştırmacılar, her bir katılımcı için aktif ve pasif dinleme sırasındaki beyin aktivitelerinin farklarını hesaplamışlar . İki durum arasındaki farkı küçük bireylerin sensoriyel testlerde de en düşük skora sahip olduğu görülmüş.
Zanto, “Araştırma, otizmli çocukların neden içe kapalı olduğunu izah edebiliyor. Zira , dış sesler, çocukların dünyayı daha kaotik ve tahammül edilemez olarak algılamasına neden oluyor olabilir “ diyor.
Bazı bilim adamları da bulguların öneminin, bu kadar basit olmayabileceğini söylüyorlar.
San Diego State Üniversitesi bilişsel bilim profesörü Ralph Axel Mueller,
“Aşırı beyin aktivitesinin meydana geldiği çalışmayla saptanan sensoriyel durum belki de dikkat yeteneğindeki engeli yansıtıyor olabilir.” diyor.
Örneğin, Mueller laboratuarının yayınlanmamış verileri, “otizmli çocuklar seslere dikkat ettiği zaman, işitsel korteksteki aktivite azalırken, görsel korteksteki artıyor.” diyor.
Bu durumda, Zanto ,
“ilgisiz uyaranların kortekste fazla işlem meydana getirdiği kesin görünüyor. Dış sesleri görmezden gelmedeki yetersizliğin otizmli kişilerdeki öğrenme ve hafıza problemlerinde de rol oynaması mümkün. ” diyor.
Zanto, yaşlı yetişkinlerde de benzer çalışmalar yapmış ve genellikle bu yaş grubunda görülen hafif hafıza bozukluklarının ilgisiz bilgi işleme yeteneğindeki azalma ile ilişkili olduğunu bulmuştur . Ancak , Zanto otizm için bu fikrin hala spekülatif olduğunu da belirtmeden geçmiyor.
Benim bu makaleden anladığım; otizm aileleri olarak çocuklarımızda gözlem neticesinde farkettiğimiz durumun bir adım ötesine geçebilmiş olmalarıdır.
Çocuklarımızın pek çoğunda işitsel ve sensoriyel problemler var. Bunu da duyu organlarından gelen bilgilerin beyinde işlemlenme sorunu olarak zaten düşünmekteydik.
Bu çalışmadaki önemli katkı; hangi kortekste, hangi durumlarda sorun yaşandığının farkedilmesi ve SPD’li çocukla Otizmli çocuğun ayrımını sağlayabilmek olabilir.
Bizler için aslolan çarenin bulunması olmakla birlikte, araştırmalar neticesinde bulunan her bilgi, belki de hedefe ulaşmamız için yeni bir güzegahtır….
Serpilgül Vural